Modern çağın en yaygın hastalıklarından biri olan kanser, hem hastanın kendisi hem de yakınları açısından fizyolojik, ruhsal ve sosyal anlamda çeşitli zorluklar doğuran bir tedavi süreci gerektirmektedir. Tedavi süreci cerrahi girişim, radyoterapi, kemoterapi, ilaç tedavisi gibi adımlardan oluşabilmekte ve çoğunlukla uzun soluklu seyretmektedir.
Kanser tanısı alan hastada olumsuz duyguların yüzeye çıkması çoğunlukla kaçınılmazdır. Anksiyete, korku, endişe gibi duygulanımlar tetiklenir ve kişi bunlarla baş etmekte zorlandığında sıklıkla öfke hisseder. Taninin hasta tarafından nasıl karşılandığı, kişide ne tür duygulanımları tetiklediği, iç dünyasında neleri harekete geçirdiği hastadan hastaya değişkenlik gösterir. Kisinin gelişimsel öyküsü, aile içi ilişkileri, duygusal bağlarının sağlamlığı, içsel kaynaklarının gücü ve psikososyal destek kaynakları kisinin tanıyı kabullenmesinde, hastalığı ve tedavi sürecini karşılama şeklinde belirleyici rol oynar.
Kanser hastalarının psikososyal uyumunu arttırmak, baş etme becerilerini güçlendirmek amacıyla bireysel psikoterapilerin yapılması çok faydalıdır. Genel amaç hastanın moralini, kendine güvenini ve baş etme yetisini arttırmak, sıkıntı ve ruhsal sorunları azaltmaktır. Kanserin bir aile hastalığı olduğu düşünülecek olursa ilişkilerin dengeli, çatışmaların ise az olduğu, duygu ve düşüncelerin serbestçe ifade edildiği ve kabul gördüğü, işbirliğinin kuvvetli olduğu aile yapılarında hastanın tedaviye uyumunun en iyi olduğu görülmektedir.