Deprem ve benzeri afetler, genel olarak kişilerin temel güvenlik duygusunu yok eder. Sadece depremzedelerin değil, dolaylı şekilde yaşayanların da psikolojik olarak etkilenmemesi mümkün değildir.
O güne kadar hayat normal seyrinde giderken, bir anda pek çok şeyin değiştiğini depremzedeler doğrudan yaşarken, bunu televizyonlardan, gazetelerden, sosyal medyadan takip edenler de benzer duygular yaşarlar. Depremi doğrudan yaşayanlar, öncelikli olarak temel ihtiyaçlarını karşılamakla uğraşır. Yakınlarının kurtarılması, barınması, gıdaya ulaşım gibi durumlarla mücadele ederler.
Bir de bu durumlara birebir şahitlik etmeyip, dolaylı yoldan etkilenenler vardır. Onlar da benzer ölçüde sarsılırlar. Hem bu kişiler için üzülür hem de kendileri için güvenli bir ortam olmadığı algısına kapılırlar. Olup biten felaketin hemen yanı başlarında olduğunu, kendilerinin de bu duruma düşeceğini fark ederler. Bu yoğun bir endişe doğurur. Bununla birlikte sosyal medyada çıkan olası korku verici senaryolar, kişilerin kendi yaşadığı alanı, kentleri de kapsarsa endişeler katlanır.